Dijital dünya hızlı, hatta çoğu zaman göz açıp kapayıncaya kadar değişiyor. Bugün yenilik gibi görünen bir teknoloji, birkaç yıl içinde standart hale geliyor. İşte burada “ilk benimseyenler” öne çıkıyor.
Bir işletme, yeni bir teknolojiyi herkesten önce kullandığında iki önemli avantaj elde ediyor. İlki, merak uyandırma etkisi. İnsanlar doğal olarak yeni ve farklı olan şeylere yöneliyor. İkincisi, rakiplerinden ayrışma fırsatı. Çünkü bir yeniliği ilk siz sunduğunuzda, rakipleriniz henüz yetişemeden müşterilerin aklında yer ediniyorsunuz.
Bunu yakın geçmişte sosyal medya ve dijital pazarlamada çok net gördük. Facebook sayfasını, Instagram hesabını veya Google İşletme Profilini ilk açan işletmeler, bölgelerinde hızlıca fark yarattı. Bugün aynı fırsat artırılmış gerçeklik, yapay zeka destekli hizmetler ve 360 derece dijital deneyimler için geçerli.
Örnek Senaryolar
Bir restoran düşünün. Siz henüz klasik fotoğraflarla tanıtım yaparken, rakibiniz sanal tur ekliyor, artırılmış gerçeklik menü sunuyor. Müşteri daha restoranın kapısından girmeden masayı seçebiliyor, menüye göz atabiliyor. İşte bu deneyim, onu rakibinize yönlendirir.
Veya küçük bir butik mağaza düşünün. İlk olarak, ürünlerini AR ile gösteriyor. Müşteri, evinde otururken telefonundan çantayı ya da ayakkabıyı kendi üzerinde görebiliyor. Bu deneyimi sunan işletme, müşterinin aklında “yenilikçi ve güvenilir” olarak yer ediyor.
İlk Benimseyen Olmanın Riskleri
Elbette her yeniliğin bir maliyeti ve riski var. Teknoloji oturana kadar sorunlar yaşanabilir, maliyetler yüksek olabilir. Ama tarihe baktığımızda, bu riski alan işletmeler uzun vadede büyük kazanç elde etti. Çünkü yeniliği ilk sunan işletme, pazarda “ilk akla gelen” olmayı başarıyor.